Yazı başlığımı rahmetli
Yılmaz Güney’in etkilendiğim bir sözünden uyarladım. “Film çekmek
direnmenin bir aracı”dır demiş Yılmaz abi. Daha yeni yayınlandı bu röportajı.
37 yıl sonra. Ve bu aracı en yerinde kullanan ustaların başında gelir kendisi. Ah
ne güzel filmler onlar.
Ben
de bana yapılan haksızlıklara karşı direnişimi yazı yazarak göstermeye
çalışıyorum. Etkili olup olmadığı önemli değil şu an. Bildiklerimi,
okuduklarımı, etkilendiğim bir konuyu yazıya dökmek farklı bir rahatlama hissi
oluşturuyor.
Bazen
“malum kişilere söyleyemediklerimin oluşturduğu sinir harbine” karşılık “bloğumda
ilgilendiğim bir konuda yazma” hissi beni gerçekten rahatlatıyor. İlgilendiğim
bir konuda düşündüklerimi not edebilmek çok keyifli. Eğitim hayatım boyunca da
notlarımı hep paylaşmışımdır zatenJ
İnsanın
bazen dönüm noktaları olabiliyor. Bilemiyorum tabi, belki en güzelini ya da en
kötüsünü henüz yaşamadım. Ama geçmiş zaman, kime neyi nasıl söylemem gerektiğini
öğretti bana. Kaldıysa dilinin ucunda bir şeyler ya da ertelediyse bir şeyleri
söylemeli insan. Sonra keşkeler başlıyor. Keşkelerim oldu ama konuşup
anlatmaktan ziyade herhangi bir konu hakkında yazmak daha çok rahatlattı beni.
Kendime saygım yerine geldi.
Yazmayı
teşvik eden birçok platform ya da blok ile de karşılaşıyorum bu vesile ile. Elimden
geldiğince okuyup paylaşamaya da çalışıyorum. Okudukça da kendi bloğuma olan
bağlılığım artıyor. Aramızda duygusal bir bağ oluştu sanırım J
Varsa zamanınız sizlere de tavsiye ediyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder