Ana içeriğe atla

Petrol Tarihi, Tekerrürden İbarettir


“Petrolün içerdiği güç, fiyatla birlikte gelir.”

“Petrolde en iyi politika hiç beklenmedik olanı beklemek yani “sürprize” inanmaktır. Sürpriz olgusu ABD ya da Japonya’dan gelebileceği gibi Rusya’dan da gelebileceği dikkate alınmalıdır. 1950’de Sovyetler ’in pazardan pay kapma mücadelesi yüzünden fiyatlar düşmüş, bu da OPEC’in doğmasına neden olmuştur.” der Daniel Yergin “Petrol Para ve Güç Çatışmasının Epik Öyküsü” kitabının son sayfalarında.

Petrol piyasasında yaşanan son Rusya-Suudi Arabistan anlaşmazlığı da bir sürpriz sayılabilir aslında. Çin kaynaklı talep düşüşü; bu etkileri bertaraf etmek için petrol üreticilerini bir araya getirdi. Piyasalarda üretimde kısıntıya gidecekleri yönünde anlaşma sağlanır beklentisi oluştu haliyle. Ancak Rusya şaşırttı ve masadan anlaşmadan kalktı. Bu piyasalar için sürpriz midir? Evet sürprizdir.  

“Eğer ileride yeni sürprizlerle, yeni krizlerle karşılaşacaksak bunlara karşı ne derece hazırlıklıyız? 1973 petrol şokundan sonra petrol şirketlerinin geleceğe ait krizlerin idaresini üzerine alamayacağı ve almayacağı, bu rolü hükümetlerin yüklenmesi gerektiği net ve açık olarak ortadadır.” Sayın Yergin’in bu ifadeleri de yine bugüne işaret ediyor. Son yaşadığımız sürpriz de göstermiştir ki krizlerin idaresi şirketlerden hükümetlere geçmiş bulunmakta. OPEC+ masasının dağılmasından sonra Putin ve Selman’ın isimleri hep ön plandaydı.  

“Bu tür bir panikle baş etmede mutlak olarak koordineli tepkiye ve uluslararasında iyi zamanlanmış, sağlıklı enformasyon değiş tokuşuna gereksinim vardır. Hiç kuşku yok ki, geleceğin ne getireceğinin bilinmediği, paniğin tırmandığı ve suçlamaların dağ gibi büyüdüğü bir ortamda hükümetlerin harekete geçme dürtülerine karşı koyması hiç de kolay değildir. Yine de, 1950’lerle 1991 arası meydana gelen altı büyük duraksamada lojistik ve arz sisteminin uyum sağlayabildiği kanıtlanmıştır.” der Sayın Yergin. Krizin lojistik ve arz yönlü hamlelerle çözülüp çözülmeyeceği henüz netlik kazanmış değil. İki ülke rest çekmeye devam edip ithalatçı ülkelere kazandırmaya devam mı edecek yoksa aklı başında fikirlerle masaya geri mi dönecekler? Ya da ilk kim dönecek?

“Şimdi ortada güncel soru şuydu: Gelecekte “petrol” denen gücü en etkin şekilde kim idare edecek? Petrol şirketleri mi üretici ülkeler mi, tüketici ülkelerin hükümetleri mi, yoksa belki de tüketicilerin kendileri mi?” Sayın Yergin’in bu sorusu hala geçerliliğini koruyor. Evet, bunun cevabı bu restleşmede sanki Rusya imiş gibi görünüyor ama ABD’yi, Katar’ı ve Suudileri hafife almamak lazım. Talep tarafında ise şu an korona virüsünden dolayı talebi düşse de Çin’i ve de Hindistan’ı da denklemden çıkarmamak lazım.

“Petrol gücü ulusların servet toplamasını, ekonomilerini kamçılamasını, mal ve hizmet üretimini, inşa etme, satın alma, hareket etme, silah edinme ve silah imal etmelerini ve savaş kazanmalarını mümkün kılar.” der Sayın Yergin. Hem Rusya hem Suudi Arabistan bunu çok iyi bildikleri için petrol fiyatlarının düşük kalmasına daha fazla göz yummazlar. Er ya da geç taraflardan birinin atacağı ilk adım ile anlaşma sağlanacaktır.

“Bir buçuk yüzyılı aşkın süredir petrol, uygarlığımızın hem en iyi hem de en kötü yanlarından sorumludur. Bazen bir nimet bazen de çekilmez bir yük olmuştur. Petrolün tarihinde bir zaferler panoraması ve trajik ve bedeli pahalıya mal olan hatalar yatar.” Yergin’in bu sözlerinin altına ben de imzamı atıyorum. Odundan kömüre, kömürden petrole, peki petrolden doğalgaza bir geçiş oldu mu? Petrol hala altın çağını yaşıyor olabilir mi?  Üretici ve tüketici ülkeler açısından petrol piyasasının günümüzde dahi yol açtıklarına bakmak yeterli sanırım.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aradan Geçen 3 Yılda Neler Yaşadım?

Merhabalar herkese, Uzun bir aradan sonra yeniden sizlerleyim. Burada olmayı özledim mi bilmiyorum ancak konuşmaktan çok yazmayı sevdiğimi fark ettim. Bildiğiniz üzere bir Youtube kanalı açtım. Gecikmiş bir karardı aslında daha öncesinde açmalıydım. Sonunda açıp ilk yayınlarımı da paylaştım. Ama itiraf etmeliyim ki şu an bu satırları yazarken aldığım keyif çok başka.  Kaynak: Resim, içeriğe uygun olarak ChatGPT tarafından üretildi.  En son 2022 yılının Haziran ayında burada paylaşım yapmışım. Neredeyse 3 yıl sonra bir anda bu blog sayfamın linkini görüp tıkladım ve hiç düşünmeden bu satırları yazmaya başladım. Bu süreçte aile şirketinde çalıştım. Özel sektör olduğu için miydi, Merter'in kalabalığı mıydı yoksa tekstil sektöründe olmamam gerektiği miydi bilmiyorum ama bu işin bana göre olmadığına kesin karar verip ayrıldım. O süreçte Kadir Has Üniversitesi'nde Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma bölümünde ikinci yüksek lisansıma başladım. Tezimi de yazdım hatta bir kez savunmaya d...

Cari İşlemler Hesabı Açıklandı!

Peki Cari İşlemler Hesabı ile Dış Ticaret Açığı Arasındaki Fark Nedir? Şubat 2025'te Türkiye ekonomisine dair TCMB tarafından açıklanan ödemeler dengesi verileri üzerine dış ticaret ve cari işlemler dengesi arasındaki farkı açıklamak istedim. Türkiye'nin cari işlemler hesabı bu dönemde 4.4 milyar ABD doları açık verirken, ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı ise 5.7 milyar ABD doları olarak kaydedildi.  Ödemeler Dengesi İstatistikleri, Şubat 2025 Peki bu iki önemli kavram arasında nasıl bir fark var? 📌 Cari İşlemler Hesabı Neleri Kapsar? Cari işlemler hesabı, bir ülkenin dış dünya ile yaptığı ekonomik işlemlerin en önemli kalemlerinden biridir. Dört temel unsurdan oluşur: Mal Ticareti (ihracat ve ithalat) Hizmetler Dengesi (turizm, taşımacılık, sigorta vb.) Birincil Gelir Dengesi (yatırım gelirleri, işçi dövizleri, kâr transferleri) İkincil Gelir Dengesi (hibe, bağış, yardım ve transferler) Bu dört kalemden elde edilen gelir ve gider farkları toplamı,...

2024: Türkiye ve Dünya Enerji Sektörüne Genel Bakış

2024 yılı hem fosil hem de yenilenebilir enerji kaynaklarının yılı oldu.  Türkiye’de Hem Fosil Hem de Yenilenebilir Kaynak Üretimi Hızla Yükseliyor! Türkiye, enerji üretiminde yalnızca yenilenebilirde değil, hidrokarbonlarda da yatırımlara hız verdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Şırnak Gabar'da günlük petrol üretiminin 61 bin varile çıktığını açıkladı. Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’ndan da günlük doğalgaz üretimi devam ediyor.  Bakü'de düzenlenen COP29’da ise Türkiye, açıkladığı enerji dönüşüm hedeflerine göre; - 2035 yılına kadar güneş ve rüzgâr enerjisinde kurulu gücünü 120 bin megavata (mevcut durum 30 bin MW) çıkarma, - Bu kurulum için 80 milyar dolar yatırım yapma,  - Enerji verimliliğinin artırılarak 2030’a kadar yüzde 16 oranında tasarruf sağlama. Öte yandan bakanlık tarafından açıklanan Yenilenebilir Enerji 2035 Yol Haritası doğrultusunda, enerji yatırım süreçlerinde bürokratik engellerin azalacağı (izin süreçlerinin 48 aydan 24 a...